BEN SENSİZ YAŞAMAK İSTEMİYORUM








Hani, hani bir insan
Yaşamak için kalbe ihtyaç duyar ya..

Benim yaşamak için sana ihtiyacım var...
Senin yaşamak içinse bir kalbe ben ,
Ben o kalbin yerine asla geçemicek olsamda
Ben seni çok ama çok sevdim
Ben seni öylesine deyil

Ölümüne sevdim...♥

Ben seni çok ama çok sevdim...!


YOKSUN BE KELEBEGİM

     Seninle paylaşmak uykularda en büyük günahları
Seninle uyanmak nice çılgın gecelerden sonra
Alır götürür beni kokun uzaklara en uzaklara

Ağzın dudaklarımda ıslak bir güldür sabahları
Tenin çekiyor beni tenin tutmuş saçlarımdan
Afrikalı kölenim senin, esirinim, mecburunum
Gözlerin değmese gözlerime kahrolurum
Ölürüm çekersen ellerini avuçlarımdan
Dönsün başım tutuşsun damarlarımda kanım
Gel otur yanıbaşıma erişilmez kadınım
Yum iri gözlerini, devir kirpiklerini
Ser önüme bir hazine gibi güzelliklerini
Sana en muhtaç olduğum şu anda gel
Yaşamak olsan da gel, ölüm olsan da gel... ♥ ♥  

SİVAS'LIDAN SEVDİGİNE....



ALaca KaranLıkta oLsun öLümüm Kısın LambaLarı Kısın aLın GötüRün BüTün umutLarımı Kaderim DünYada KaLsın...okuSun öLüm FeRmanımı SaVcı TopLansın üÇ BeŞ dosT oN YaBaNcı KuruSun aRtıK DaRaĞcı...BeNi HayaLLeRimin BiTTiği YerDe aSın

:)))

Deli yanlarım var..!! Esmesede hep içimde bir Rüzgar. Ne sandın beni yıkılırmıyım.. Bana sökmez bu fırtınalar. Ben Rüzgarların Kızıyım... Öfkelerimde Büyük Olur, Sevdalarımda.. Seversem Destan, Kızarsam Toz Duman Olur Dünyan...!! Hayatımda Virgüle ve Noktaya Çok Dikkat Ederim.. Virgül Gibi Nerde Duracağımı, Nokta Gibi Nerde Bitireceğimi İyi Bilirim.!!!!!....

ÖZLEYECEKSİN!!!!

Her nefes alışında içine çekeceksin beni rüzgar vurduğunda ise küllerim havada uçuşacak; sen farkında olmayacaksın ama seni izliyor olacağım...Birden rüzgar kesildiğinde bakakalacağım ardından...Gözlerini kapattığında yanında ben olacağım beni hayal et beni düşün ellerini tutuyorum hisset beni... Hisset ki ruyalarında ben olayım...Son bir kez kulağına fısıldıyorum hisset beni ebediyete göçtüm sebebi sensin... Sen ki uçsuz bucaksız bir dünya; ben ki üzerimdeki ölümsüz sevgini yaşayan bir melek...Kanadım kırıldı uçamıyorum artık... Huzuru bulmak istiyorum ama dur son bir kez bakayım sana sanırım sürem doldu sanırım sen hiç bir zaman benim değildin...Bir kez olsun son bir kez bütün ömrüm için seni seviyorum de...
Söyle ki huzuru bulayımmm...... !!!

BAK YİNE YALNIZIM BE ANNE!!!!! :((((

Müsait Olduğunda Beni Sever misin Anne?



İçeri girer girmez neşeyle bağırdı:

-Anne biliyor musun bugün yuvada ne oldu?
- Görmüyor musun ? Telefonla konuşuyorum.
... Herkesin sevdiği şey birbirine benzemiyordu. Annesi telefonu, babası arabayı seviyordu.
Her şey erteleniyordu, telefon ve araba söz konusu olduğunda... Bir de eve misafir gelecek oldu mu kendisine hiç yer kalmıyordu.

...Nerelere gitseydi? Annesi kapattı telefonu.
Mutfaktan tencere sesleri geliyordu. Koşarak yanına gitti:
-Sana yardım edeyim mi ? dedi, en sevimli halini takınarak. Annesi manalı manalı baktı:
-Hayırdır? Bir yaramazlık mı var? Bak bir de seninle uğraşmayayım. Çok yorgunum zaten.

Yorgunluk nasıl bir şeydi ? Bazen elinde oyuncağıyla uykuya daldığında anneannesi oyuncağı yavaşça elinden alır :
-'Nasıl yorulmuş yavrucak. Uykunun gül kokulu kolları sarsın seni..'
diyerek alnına bir öpücük konduruverirdi.

Yorgunluk gül kokulu bir uykuya dalmaksa eğer, neden annesi kendisiyle böyle kızgın kızgın konuşuyordu.
—Anneciğim yorulduğun zaman gül kokulu uykulara dalarsın. Anneannem öyle söylüyor.
—Uykuya dalayım da, gül kokuları kusur kalsın. Yorgunluktan ölüyorum.

Bu kelimeden nefret ediyordu.'Yorgunum, yorgun olduğumdan, böyle yorgunken'....
—Anneciğim sen yorulma, diye...
—Yemekte konuşuruz çocuğum. Bankada işler yetişmedi. Baban gelene kadar bunları bitirmem lazım. Hadi sen oyna biraz.

Hani siz yoruluyorsunuz ya...Eeee....Ben de oynamaktan yoruluyorum. Ne yapayım bilmem?
Yapılmaması gerekenleri biliyordu da büyükler, yapılması gerekenleri hiç bilmiyorlardı.
Işıklar söndü birden.
Annesi öfkeyle söylenmeye başladı.

—Mum da yok! diye diye karıştırdı dolapları el yordamıyla.
Çocuk sırtüstü yatıp, anneannesinin köyünü düşündü. Gaz lambasının ışığında deli tavşan masalını anlatışını.
Deli tavsanın duvardaki aksini getirdi gözlerinin önüne. Anneannesi gibi iki ellerini birleştirip işaret parmaklarını yukarı kaldırarak
tavşan kafası yaptı.

''Bak deli tavşan'' diyerek parmaklarını oynattı. Yoldan geçen arabaların farları duvardaki tavşana yol açtı. Tavşan alabildiğine hür
dolaştı sağda solda. Otlarla kuşlarla konuştu. Sonra yorgun düştü. Duvardaki görüntü minik avuçların açılmasıyla kayboldu. Kolu yavaşça
kanepeden aşağı sarktı.
Sonra ışıklar geldi.

Kadın çocuğun hiç konuşmadığını akıl etti. Birden kanepeye koştu. Küçücük dizlerini karnına doğru çekerek uykuya dalmıştı.
Masanın üstündeki dosyalara baktı iğrenerek. Dindirilmez bir pişmanlık doldurdu içini.
Uyandırmaktan korka korka küçük alnına bir öpücük kondurdu.
Çocuk sanki bir ipucu bekliyormuşçasına aralanan gözleriyle mırıldandı;
— İşin bitince beni sever misin anne? dedi.
Kadın, sevilmek için randevu alan çocuğuna bakarak sabaha kadar ağladı.....

YARİMMM

:(((


Bana bir şey olmaz deme..Sanada dokunur ayrılık ..!!

Gülen yüzünde güller açmalıydı, Gözlerinde beni okumalıydım, Gamzelerinde kaybolmalıydım... Gamzelerimde saklğım gibi seni, Saklanmalıydım ben de sende... Benim yarim olmalıydın, Beni şiirlerinde değil, Rüyalarında hecelemeliydin... Mavi bulutlarda uçan Uçurtmaların kanadına Değil, kalbine yazmalıydın... Kediden korkan tırsık çocuk gibi Kaçmamalıydın, Benim olmalıydın, Anlıyor musun? Sadece, benim!..

SEVMEYE DOYAMADIGIM YARİMM!!!!!!!!!




Ey gözlerine bakmaya, ellerini tutmaya kıyamadığım yarim, hangi an unutuldun ki bende, gittiğin anda unutacağımı sandın. Ben ömrümü sana adadım, paylaşmadığım bir canım kalmıştı onu istesen onu da paylaşırdım. Zaten kalbimin yarısında sen vardın, diğer yarısında da sen olacaksın. Sen; aldığım nefes kadar, baktığım güzellikler kadar, konuştuğum sözler kadar değerlisin. Etme, yalnız, bir başıma bırakma, kalbim kaldırmaz bunu, yüzüm seninle güldü hep, senden sonra bir daha ne yüzüm gülecek, ne de gözlerim senin güzelliğinden başka bir şey görecek...

SENSİZLİGEDE ALIŞACAGIM BE SEVDALIM!!!!!



Ve Seniii . SENi TANIMAK GÜZELDi...
Seninle yaşanılan ilkler güzeldi,bazen acıtsa da seni özlemek güzeldi,bazen ağlatsa da kavgalarımız ...güzeldi,hep ihtiyac duydugumuzda birbirimizin yanında olamasak da beklemek güzeldi,gerçekleşmeyecegini bile bile kendi dünyamızda sıradışı hayaller kurmak güzeldi,en güzeli de uzun bir zamanı kısa kısa yaşamaktı. Ve Seninle Olmak Harbi Güzeldi....

SEVDİGİM !!!!!!



                      Sevdiğim!..
Şimdi diyorum; köşe başından çıksan gelsen bir anda, 
O güzel yüzünü görsem de doya doya sarılsam sana... 
Doldursam ciğerlerime senin o gül kokusu tadını, 
Gözler sussa, sözler sussa ve çalmasa ayrılık çanları... 

Şimdi diyorum şimdi düşün ki; başka bir şansın kalmamış gibi,
Koş istiyorum durmadan, sanki biliyormuş gibi seni beklediğim yeri...
Dön ne olursun; ne engel tanı, ne bir güçlük, ne de bir zorluk...
Dön ne olursun; dön kapanmıyor ki sensiz, bu kalpteki boşluk!..

SENİ SEVDİM BEN

Kimsesiz kaldım, 
En çok da sensiz...
Bir tek şeyi unutma!..
Seni sevdim ben...
Sana uyumak, 
Sana uyanmaktı hayat...
Sıratını geçtim yaşarken korkmadan,
Korkumu geçtim cesaretle, ihanetle
Berduş bir yalan masumiyeti, öptüm bile bile...
Tek sen gitme diye!..
Sonbahar oldum, yaprak yaprak
Ağaç oldum köklerimi unutarak,
Tesellisiz bir geceye fırlatıldım
Kalbimi dar kafese kapatarak,...
İçimdeki bir kanarya
Hiç susmadan ağlayacak,
Bir tek şeyi unutma!..
Seni sevdim ben...

YİNE SENSİZ BİR GÜN DAHA DOGUYOR.....

Yine gece oldu, yine bir gün bitti ve ben yine kendimle başbaşa kaldım.
Bir maskem var benim. Sabahları onsuz evden çıkmadığım, geceleri yatağımda başbaşa kalana kadar çıkarmadığım bir maskem var.
Adı mı ne?Adı : MUTLULUK!
Taktığımda kahkalara boğulduğum, tadından gözlerimin dolduğu, sesinden huzur bulduğum bir maskem var.
Gün geceye döndü yine. Karanlık çöktü buralara, sessizlik hakim oldu sokaklara ve ben teslim oldum sana.

Soyutu dışladım, somutu yakaladım.Soyuta tutkun kaldım, somuta ağladım.Sahi, soyutmuydun sen somutmuydun?Hoş! Ben soyuta tutkunken sende bunu bilirken somut olmanı nasıl beklerim?Soyuta tutkun olduğumu bilir, somut olmak istemezsin ki sen...
Gitmek için mi gelmiştin, kalmak için mi?Ömürlük mü sevmiştin, mevsimlik mi?Baharım olup açtırcakmıydın gönül bahçemdeki gülleri, sonum olup soldurcakmıydı n?Canım olup huzur mu bulcaktın ruhumda, kanım olup durmayacakmıydı n bedenimde?
Vakit gece... Her yer karanlık... Kokun sinmiş odama... Saat her şey için geç kalındığını söylüyor bana... Maskemi çıkartmak vakti şimdi. Adı "mutluluk" olan maskemden soyunup, sahte tebessümlerden soyutlanıp acılara boğulma, gerçeklerle yüzleşme vakti.

Hüzün! Hadi çal kapımı!Her gece olduğu gibi bu gecede hazırım acılara...
Beni maskem olmadan tanıyan bilen tek şey yastığım sanırım. İnsanların zihinlerinde yarattığı "ßen"i değil gerçek "ßen"i gören tek şey yastığım. Ahhh ne çok hüznü paylaştık biz onunla... Sevinçlerimi maskemle, hüzünlerimi yastığımla paylaştım. Senli anlarıma maskem şahit oldu, sensiz anlarıma yastığım...
Fazla yormamalı kendimi... Maskemi fazla yıpratmamalı.. . Yarın yeniden gün doğacak ve ben doğan güneşe rağmen yine karanlıkta kalacağım. Bana yoldaşlık eden tek şey ise maskem olacak. Ona sahip çıkmalı, korumalıyım.
Bir gecenin daha katili oldum şimdi. Acılarımı her gece olduğu gibi bu gecede yastığıma gömdüm. Şimdi meleklerin koruması altında güzel rüyalar görme zamanı...

Doğacak olan her güne benden ve maskemden büyük bir mutlulukla " Merhaba! "

Gözümün Önündeyken Ne Yaptığın Değil, Arkamı Döndüğümde Neler Yaptığın Önemliydi Benim İçin Ve Sen Bu Sınavı Geçemedin !!

SEVMEK GEREK.....



SEVMEK GEREK.....Hep Uzak, Ulaşılmaz, İmkansız diye Vazgeçmek mi gerek.... Uzaktakini de, Ulaşılmazı da, İmkansız olanı da, Sevmek gerek.. Sessizce, Susup da Sevmek gerek... Olmayacağını, Sevmeyeceğini, Kavuşamayacağını Bile bile, Sevmek gerek.. Hem de Dolu dolu, Sevmek gerek.... Özlemiyle yana kavrula, Hasretinden Dağları delip, Çölleri yol edip, Uzağı yakın ederek ,Hayalini Gözlerine sürerek, Delice sevmek gerek ki ,Adı Sevda olsun.... Cantanem....Gözbebeğim Kolayı herkes sever.... Zor olanı seveceksin.... Taşa, tohum ekip Yetiştireceksin ki, Sevdim diyesin. .

Nehir gibidir insan; sadece yüzüyle bilinir ... derininde ne saklar, yüreğinde neler akıp gider, söylemez sessizce akıp gider .

Yeter kalbim sus artık! anlamıyor musun yok artık! Yine tek kişilik hayallerine dönmelisin rüyalarında eskiden çok istediğin yalnızlık rüyalarını görmelisin sus kalbim ! Artık dinleyemeyeceğim seni ! Seni dinledikçe sustum bana seni dinledikçe küstüm bana.. Seni dinledikçe taptım ONA ! Seni dinledikçe YANILDIM kalbim

Susuz dudaklarımı düşlerimde ezip bir yudum sevgini kana kana içtim Dudaklarından süzülen sigara dumanın arasında ben gökyüzünün en güzel bulutları seyrettimGülüşlerinde hep sevgi Cennetinin gökyüzüne kanatlanan kelebeklerini gördüm gözyaşlarında ise kendimi ve ezikliğimi gördüm Yetimliğimi senin yüreğinde unuttumLakin artık susuyorum Kelimeleri yüreğimde ezip son kez susuyorumDilime senli anılarımı yüreğime gömüp varlığının huzuruna gidiyorum Bu aşkın sevaplarını sana bırakıp günahlarını sırtıma giydirip seni sensiz yaşamaya gidiyorum Zamanı durdurdum gözlerindeTakvimleri ise senin geldiğin güne döndürüp kırıyorum kalemimi Ayak uçlarına dağılan parçalarını toplama ne olur Kırılan her parçada canımdan bir parça olacak Ne olur dokunma kanamasın ellerin incinmesin yüreğin Bir umuttu gözlerin şimdi kan olup akıyorum gözbebeklerinden toprağaGidiyorum seni sensiz sevmenin de olduğu kör uçurumlara Karanlığın içinde bir gözlerin ışıyla yaşamaya gidiyorum Senin duygularında doyduğumu başka tenlerin şehvet yüklü günahlarında başka aşkları solduğumu düşün Oysa ben seni bir yudum sevginde yaşamaya devam edeceğim Senden öte yüreğinde öte hiçbir yere gitmiyorum aslında Lakin senli kelimeleri yazan yüreğimi kırıp suskunluğumda seni solumaya gidiyorum Şimdi dillerim lâl ve ömür boyu susuyorum

Biliyor musun, hiçbir zaman çözmeye çalışmamıştım seni. Konuşmalarının arasına sıkıştırdığın cümleleri aldım sadece senden. Her görüşmemizde “benden yana hiçbir zaman kuşkun ve korkun olmasın” diye başlayan cümlelerini aldım. Korkuyorum derdim ama sen sürekli sana inanmamı ve güvenmemi isterdin ve biz oturup saatlerce konuşurduk özlemlerimiz üzerine. Oturup saatlerce konuşur ve gülerdik. Gülerken yüreğim kayardı sana doğru ama sende beni yalnız bırakmaz, bana yüreğini açar, bu küçük sevgi oyunlarına benimle beraber katılırdın. Ve bu sevda sözlerin beni öyle çok etkilerdi ki, her telefonu kapatışımızda sana doyamadan sesinden uzaklaşırdım.Sen görmezdin, ben yanardım. Sen görmezdin, ben hep yanardım. Her konuşmamızın bitişinde, ben yüzünü çizmeye çalışır, kilometreler ötesine taşırdım.Belki de sen başından beri biliyordun sevgili, kısa bir zaman sonra çekip gideceğini.Benden sana inanmamı istiyordun ama biliyordun. Herkes biliyordu..arkadaşlar, dostlar,hayallerim, umutlarım..Bir ben bilmiyordum. Dile kolaydı, insanlara kolaydı,sana kolaydı, bir bana kolay değildi sevgili. Ben senin, bütün bunları bilen ama unutan satırlarından geldim. Beni her gün biraz daha geleceğimize hazırlayan ama o gelecekten sinsice uzaklaşan satırlarından. Böylesi bir bitiş yakışmamıştı bize,sana..İşte bu yüzden ben senin, bu bitişe yakışmayan veda satırlarından geldim sevgili.

BiRGüN MORG'a geleceksin, o bèmbèyaz ama soguk dumanLar içinde cesèdimè son defa bakacak sarılacaksın... Açık qôzLèrimi kapatacaksın o an, qözLèrindèn yaşlar düşècèk damla damla soğuk tenime. sonra HıçkıRıkLarın boş ve soğuk morg saLonu inL.........ètècèk adèta...qèç dè oLsa sevgimin bedelini anLayacaksın işte o anda, KÈŞKÈLÈR'in saRacak kahRoLacaksın adèta ama ben qitmiş olacagım dönmemek üzere kendini paralayacaksın uyan kalk diye yalvaracaksın ama kalkamayacagım yattıgım yerden bu dünyada kavuşamadık diye üzülme senin sevginin bedelini kurdugumuz hayallerimizde yaşatacagım seni yaşadıgım gibi son kez gözlerinde cenneti yaşamakda güzeldi :-(

 

                                     

Son Defa Gelsem Yanına Son Defa Doyunca Sarılsam Sana Son Defa İçime Çeksem Kokunu Son Defa Kana Kana Baksam Gözlerine ... Son Defa Öpsem Doya Doya Son Defa Karışsa Nefesim Nefesine Son Defa Yenilsem Yüreğine Son Defa Huzuru Bulsam Kollarında Son Nefesimi Versem Oracıkta Yanında Son Defa Gülümsesem Seninle Hayata Son Defa Elveda Desem Kollarında İlk Ve Son Defa SENİ SEVİYORUM'' Desem Son Nefesimle Son Bir Nefesle CANISI Yoksun Sanma Sakın Yanımda Öyle Çok Fırtınan Var Ki '' S a v r u l u y o r u m '' .. Bak..! Esiyor Hepsi '' S O L '' yanımda.

BEN ASKI DİNLEMEK DEGİL ; YAŞAMAK İSTİYORUM....




BEN ASKI DİNLEMEK DEGİL ; YAŞAMAK İSTİYORUM.... 


Seni sensiz yaşamaktan yoruldum.... Bunun adı aşk değil, ızdırap!.... Belki de aşk! her ne ise! Bilmiyorum., ben artık şarkı dinlemek değil, şarkı söylemek istiyorum.... 

Yüreğimden kopup gelen göz yaşlarım karıştı bir basıma yağmura defalarca, omzun yerine ıslak camlara yasladım basımı, sense sadece yoktun... sadece yok... bu aşk değildi, sadece ızdırap... Belki de aşk... Ama ben artık aşkı dinlemek değil, aşkı yaşamak istiyorum....

Bazen ılık esen bir rüzgardın saçlarımı okşayan, bazen bir telefon kadar yakın, aslında çok uzaktın.... Ya da sadece yoktun, sadece yok... bense artık ardından acı bir tebessümle gülümsemek istiyorum adın geldiğinde aklıma... ve senin için akan göz yaşlarımı geri istiyorum karanlık gecelerimden, birde seni özleyerek gecen günlerimi ve hayallerimi ver bana! Uzatıyorum işte aşkını, yüreğimden seni taşıdığımdan bu yana...

sen sadece aşkı anlattın bana, bense artık aşkı yaşamak istiyorum göz beleklerinde, bir basına yaşanan yalnızlıklarından arta kalan can kırıklarını topla yüreğimden, çünkü taşınıyorum kimsesizliğinden.... bugün seni sensiz yaşamak aşksa, seni seninle yaşayacağım yarınlara kaldırıyorum aşkı.... çünkü ben artık aşkı dinlemek değil, askı yaşamak istiyorum....

Biliyor musun? seni kalbimde taşıyalı garip bir boşluk var içimde.. sadece bir boşluk.. tıpkı yokluğun gibi...ne acı, ne sızı nede bir damla gözyaşı....hepsi tükendi....sensiz yaşattığın aşkın gibi...

Hislerinin acıdan hissizleştiği oldu mu senin hiç? hissizim ...hissetmiyorum, sadece yokluğunu yasıyorum! kapı çalındığında gelenin sen olmadığından eminim, telefon çaldığında sen aramıyorsun kesin, çünkü sen sadece yoktun bu aşkta, sadece yok! Yokluğunda bulmuştum seni, yokluğunda kaybettim...yüreğimde bir aşk türküsü söylüyorum, seni kimsesizliğimden taşıyalı beridir...AŞK şarkıları dinlemekten yüreğim yorgun.

Yoktuk ikimizde aslında birbirimizi için, aşktan korkan iki aşk kaçkını idik... aşkın orta yerine düştük kavrulduk....oysa ikimizde sadece yoktuk..sadece yok....

Bir yagmurlu gecede geçerse adım aklından, içinde ki boşlukta bir garip sizi duyarsan ,sadece bil ki: seni aramıyor,seni sormuyorsam bu seni unutmuşum demek değildir... ben sadece artık aşkı dinlemek değil, aşkı yaşamak istiyorum...

SENİ SEVİYORUM

Yüreğim zindan, Gece zifiri karanlık.. Bu gece yine uykusuz yine karanlıklardayım... Değişen bir şey yok açıkcası.. Gece diğer gecelerden farksız. Sadece sen geldin aklıma birden.. Nerden çıktın böyle bilmiyorum.. Aldım işte kağıdı kalemi yine elime.. Başladım yazmaya....

SENİ SEVİYORUMMMMMMMMMM....
..

Bazen diyorum onunla birlikte olsaydım ne olurdu? Kıyamet mi kopardı, insanlar mı ölürdü, uzaylılar dünyayı mı basardı, dünyanın 7 harikası da çöker miydi, deprem mi olurdu, çocuklar mı ölürdü, savaş mı çıkardı, ortaya bir virüs falan mı yayılırdı, haftaya bir gün daha mı eklenirdi yada bir gün 23 saat mi olurdu, şubat 30 mu çekerdi.... Oysa fazla birşey istememiştim ki ben, bir dakika sarılsam, kokusunu içime çeksem yeterdi.

Hayatı bir kalemde silip atmak değil, bir kalemde yeni bir hayat kurmak güzel, dünya seni taşıdığı için değil, sen içinde varsın diye güzel… Gününüz aydın, neşeniz bol, ufkunuz açık olsun. Yüreğinizden sevinçler, yüzünüzden gülücükler eksilmesin. Düşmanınız hiç, sevenleriniz çok çok olsun. Sevgi dolu, hayırlı bir güne açılsın sabahınız, Günaydın, günaydın herkese..♥...

GÜNAYDIN BİTANEM

Sevdigi halde inadına ısrar edenlere günaydın
Sevdigini bile , bile naza çekenlere günaydın
Umudu kırık bekleyen ve sevgi sözcügü arayanlara günaydın
Seviyorum, seviliyorum diyenlere günaydın....
Seviyorum , demeyi alışkanlık yapar sürekli kullanmayalım diyenlerede günaydın..
Seviyorum, sevgiyi verenin sevgisinden sevgilerimle günaydın
Günaydın yeniden dogan güne , sevgiyle açan güle günaydın
Ve günaydın umudu ve hasreti içinde barındıran her bir yüreğe günaydın...

Bugun ayrılığımızın kaçıncı günü tam olarak sayamadım söylermisin ? Kızma hemen dur ! Hiç bi şeyi aklımda tutamıyorum tamam kabul ama seninle zamanın ne kadar çabuk geçtiğini farketmediğim gibi sensiz zamanında ne kadar geç ilerlediğinide farkedemiyorum. En son Ayrılalım Mesajını hatırlıyorum Sonrası Hep duman , Hep isyan saten. Ben sana sev dedim sev , Ama bir başkasını değil ikimizden doğacak olanı sev dedim. Gidip onun bulun koluna giriceğine , Kendi evladını koltuğunun altına al dedim Çok şey istemedim senden sadece geleceğim ol istedim , İşten eve geldiğimde Kapıyı sen aç , sabah işe sen uğurla istedim. Şimdi bunları teker teker sana anlatmamın gereği varmı ? Her konusmamızda heyecanlı heyecanlı anlatıyordum sana Size Bi Tavsiyem var arkadaşlar , '' Kimseyi Canınız Kadar Çok Sevmeyin Sevsenizde belli etmeyin'' Belli Ettiğiniz Gün , Çekip Gittiği Gündür.




Sevmek bir eli tutar gibi yapıp bırakmaksa ... TUTMAYACAKSIN ...!! Sevmek ilk yol ayrımında ayrılmaksa ... YÜRÜMEYECEKSİN ... Sevmek taşıyamayacağın yüreğe gönül vermekse ... KALKIŞMAYACAKSIN ...!! Sevmek başka yüreklerde teselli bulmaksa ... SAHİPLENMEYECEKSİN ...!! Sevmek SENİN bildiğinse BENİ SEVME ...!! .KAYBETTİKLERİNE RAZI GELECEK,SUSACAKSIN ...!! SEVMEYİ BİLMİYORDUN MADEM KALMAYI BİLSEYDİNDE, SEVMEK NEDİR ÖĞRENSEYDİN.!

Sendeki imkansızlığı, sana sarılamamanın acısını sevdim. ...Sırf sonunda sen varsın diye sana olan hasreti sevdim.. Yalnızken aklımda oluşunu, hayallerime rüyalarıma doluşunu sevdim. ...Seni bir gün görme umuduyla yaşamayı sevdim. Seni "yaşama nedenim" bilmeyi sevdim... ... ... Ben senin yüreğini sevdim seni bi başka sevdim.!!..

Kimse bilmeyecek seni.. Hiç kimse.. Ben her hecede seni okuyacağım.. Her şarkıda seni mırıldanacağım.. Her gece seni anlatacağım yıldızlara.. Kimse bilmeyecek.. Durup dururken gülümseyeceğim kimse anlamayacak aklımdan senin geçtiğini.. Neyin var diyecekler.. Hiç diyeceğim hiçbirşey.. Yanımda sen yoksan neyim olabilir ki benim bir hiç'ten başka.. Sonra birileri gelecek yerine sen olmak isteyecekler..................... utanmadan.. İmkansız olduğunu sen dahil kimse bilmeyecek.. Ben sana susacağım çığlık çığlığa kimse duymayacak.. Hayallerini yaşayacağım kimse görmeyecek.. Gün gelecek yorulacağım.. Ben diyeceğim Onu diyeceğim.. Sonrasına gücüm yetmeyecek.. O Kim diye soracaklar bana.. O herşeyimdi diyeceğim.

KiMSe BiLmeyeceK SeNi. . Birgün Tesadüfen Çıkacaksın Karşıma! Sadece Bakacağım Sana! AnLatacak BakışLarım, Konuşacak Yüreğim Ben Susacağım ama Yüreğim Haykıracak Sana! Yeter! Diyeceksin! Yeter! Sustur Yüreğini Dayanamıyor Buna! İşte Ozaman Kıpırdayacak DudakLarım UsuLca! DoLacak GözLerim AkmasınLar Diye Sabredeceğim Ve Bir Kaç KeLime Diyecek Sana DiLim! BEN BAŞARAMADIM!! KOLAY GELİYORSA SEN SUSTURSANA!.......

Şimdi Sen Hangi Yabancının KoLLarında Uyuyorsun ! Hangi RüyaLara DaLıp Geçmişi SiLiyorsun ! Şimdi Sen Hangi Aşk Odasında HayaLLerimi Yıkıyorsun ! Hangi Tene Karışıp Kokumdan Arınıyorsun ! Hiç Kimse Benim Gibi Sevmeyecek O Sahte KaLbini ! Hiç Kimse Benim Gibi Dokunmayacak Sana ALdanma ! Hiç Kimse Benim Gibi ÖLmeyecek Sana DefaLarca ! Hiç Kimse Biz OLmayacak Bunu Unutma.!

DüşLerim üşüyor sevqiLim ... Hanqi mevsimine yazdın beni ... YaprakLarım döküLüyor, baharında buLamadım kendimi ..! SensizLik sarmış dört bir tarafımı, çıkış buLamaz oLdum ..! Yok et mesafeLeri, donmuş eLLerimi sıkı, sıkı tut bir daha ... En mevsiminde kayboLmaLıyım qözLerinın..! Eritir yüreqim buz daqLarını Bende damLa, damLa can oLursun ... Bedenim soquyor nefesini hissedemezsem.. Bir tutam sıcak sevqine, bir ömür adarım..! ne oLur GEL.....

Hayat..! Bana beş dakika izin ver ,..!! Hiç kimsenin olmadığı , beni hiç kimsenin duymadığı bir yerde Avazım çıktığı kadar ağlayayım..Çok doluyum içimdeki zehri biraz boşaltayım Sonra kaldığım yerden insanlara gülümseyen maskemi takıp yine içime içten içe ağlarım..!

Öyle bir gel ki SEVGILIM. Bu kış gecesinde ellerim ısınsın. . . Buz tutan KALBIM çözülsün . Sen olan her yer " BIZ " ile dolsun öyle bir gel ki SEVGILIM. Bu gelişin bir dönüşü Olmasin . . . Gittiğin yollara mayınlar döşensin . Gidebileceğin yerlere teller cekilsin öyle bir gel ki SEVGILIM . Üzerime gelen duvarlar geri cekilsin . Sensizlik alıp başını gitsin . Yalnızlık donsun bu soğuk kış gecesinde öyle bir gel ki SEVGILIM . Kimsenin haberi Olmasin geldiğinden . Izin bile kalmasın karların üzerinde , sessizce gel SEVGILIM öyle bir gelmelisin ki SEVGILIM " AYRILIK " aramıza girmeye bile CESARET edemesin . .

.

Sende biliyorsun aslında Aşk yakar Sen Ona uyma emi güzel gözlüm Beni senden Seni benden Aşkı yüreğimizden Alma Bırak açmaya devam etsin kalbimizde aşkın çiçekleri Koparma Aşkı sen varsın diye sevdim Beni aşka küstürme Ne olursa olsun gitme Bitme!


YORULDUM BE SEVDAM YORULDUM!!!!




Sakin olma zorunluluğundan yoruldum Hıçkırarak ağlamak isterken Gözyaşlarımı içime akıtmaktan Delice severken içimden dağlara denizlere Hoyratça esen rüzgara toprağa kuşlara Seviyorum diye haykırmak isterken Susmaktan yoruldum

Kelebegin ömrü gibi ... Vuslatımız bir gündü ama ömre bedeldi ..

KAYBETMEM..

Boşuna uğraşma beni asla ÇÖZEMEZSİN..! Acımasız değilim, canım yanmadıkça can yakmam... Her zaman yol vermesini bilirim.. Eğlenmesini de bilenlerdenim.. Çok Neşeliyim ''ASİLİM '' en önemlisi.. Küçüğümü sevmesini, Büyüğümü saymasını bilirim.. Kısacası görmemiş değilim..! Dur durak bilmem..! Sınırı zorlarım KORKAK değilim OLANLA da işim olmaz..! Oynanmışı OYNAMAM..! Pes etmek bana göre değil.. Kaybetmem KAYBEDİLİRİM

Kalbinizden atamadıklarınızı, gözlerinizden boşaltmaya çalışırsınız.

Artık kullanmıyorum adının '' ilk '' harfini...onsuzda yaşanıyor bir nefeslik bu hayat... o harf olmadanda yazılıyor kelimeler...fazla bir fark yok...sadece artık seni yazarken ''CANIM'' değilde acılı bir ''ANIM'' olarak yazıyorum...








                                                                

NUMAN HADİ KAHRETSİN




Öyle cümleler kurdumki yüreğim hafifler sandım....Öfkem durulur FIRTINAM diner sandım ...Öyle duygularla kaybolup gitttimki..Kendimi bir yerde bulurum sandım...VE ÖYLE İNAT ettimki acı çekmemek için ..Belkide MUTLULUK denen şey gerçek olmayacak kadar zor sandım ...Şimdi öyle SUSKUN öyle SESSİZİM...Korkuyorum FIRTINAM BÜYÜK olacak......!!!!

ŞENAY

ŞENAY


ŞENAY



Kelimeler her şeyi anlatır.. Ama her şeyi yaşatmaz.. Bazen ben bile yabancı olurken kendime sana nasıl anlatırım ki beni.. Neşeliyim diyeceğim, belki suratsızlığıma denk geleceksin.. Espiriliyim diyeceğim, belki ağlamalarıma denk düşeceksin.. Özgürüm diyeceğim, belki tutsaklıklarımda yakalayacaksın beni.. Kendimi anlatıpta bir kalıba sığdırmak istemem düşüncelerimdeki beni.. Hani yaşamadan bilemeyeceğin şeyler vardır ya, onlardan biriyim belki.. Bazıları için herhangi biri.. Bazıları için vazgeçilmez biri.. Düşlediğim kadar insanım... İnsan olduğum kadar hatalı... Hatalı olduğum kadar gerçeğin peşinde. İŞTE BEN BUYUM..!!!!

BENİM ŞARKIM ŞEREFSİZ SEVGİLİ...



Benim hayatımda hiç bir şey hiç bir zaman kolay olmadı öyle..
Hep mücadele etmek zorunda kaldım..
Sevdiğim sevdiklerim yada sevenlerim için..
Yaşamak için..
... Yalnızda devam edebilmek için.
Yarım kalsamda çoğu zaman hiç vazgeçmedim..
Bunun için yüreğim nasırlaştı yüzüm duvarlaştı..
Duygularımı belli edemez oldum..
Yada duygu nedir bilmez..
Acımasız görüldüm hatta bazen..
Katı..
Birazda soyutlamış kendini..
Ama bilmediler içimi..içim hala kırılgan benim..
Hala var gözyaşlarım..
Öyle dışımdan bilmediğiniz içime akan gözyaşlarım...!
 




Neden hayatını zorlaştırıyorsun?
Birini mi özledin? ........ Ara
Görüşmek mi istedin ?.... Davet et
Anlaşılmak mı istiyorsun ?.... Açıkla
Soruların mı var ?... Sor
Hoşlanmıyor musun ?... Söyle
Hoşlanıyor musun? ....Belirt
Birşey mi talep ediyorsun ?....İste

Senin aklından gecenin ne olduğunu kimse bilemez.
Önceden Hayır cevabı aldıysan Evet cevabı için risk al.
Ümitle beklemek yerine bilmek seni rahatlatacak.

Sadece bir hayatın var
BASİT YAŞA!

BİR AŞK HİKAYESİ

Aşıktı delikanlı. Sevgilisinin isminden başka bir şey bilmediğinden mi, konuşmaya mecali olmadığından mı bilinmez, arkadaşı anlatıyordu onun halini:


- Gözleri günlerdir uyku görmedi efendim, diyordu, yemiyor, içmiyor, işi gücü, gecesi gündüzü havası suyu o kız oldu sanki. Ne desem kâr etmiyor, son bir çare diye geldik size. Halbuki "sen bir garip çobansın, o padişahın kızı, davul bile dengi dengine" dedim ya, dinlemiyor efendim, ama herhalde aşkın gözü kördür diye de buna diyorlar, değil mi efendim...


İhtiyar adam bu esnada gözlerini dikmiş, iskeletinin üstüne deriden bir zırh giydirilmişcesine zayıf, çelimsiz, saçı sakalına karışmış, uzaklara dalıp dalıp giden, gözlerinde aşktan gayrısı kalmayan diğer çobanı süzüyordu. Sonra bir ah çekti, yüzünü nefes almadan konuşmasını sürdüren delikanlıya çevirip tebessüm etti.


- Kolay evlat kolay, dedi, çaresizseniz çare sizsiniz. Ve tane tane anlatmaya başladı.
İki genç çobanın, çökmek üzere olan bu kulübesinde dertlerine derman aradıkları ihtiyar adam, aslında padişahın bütün dertlerini paylaştığı, her meselesini danıştığı bir bilge idi. Yıllar önce padişah kendisini tanıyıp sevdiğinde bir tek şey istemişti ondan; burada yaşamaya devam edecekti ve kimsecikler bilmeyecekti kim olduğunu. O günden beri de bu kulübede yaşıyor, gelen geçene ikram edip, gül alıp gül satıyordu. Padişahın kızının aşkıyla eriyip muma dönen genç çoban ve yanındaki kadim dostu nereden bilsindi bu garip ihtiyarın padişahın gönlüne sultan olduğunu.


Aşık genç, ihtiyar adamın anlattıklarını dinledikten sonra, her şeyin bittiği anda başlayan son ümide sımsıkı sarılanların o saf ve tertemiz teslimiyetiyle:


- Sahiden bu kadar kolay mı efendim, dedi, yani o mağarada elimde tesbih, kırk gün Allah dersem sevdiğime kavuşabilir miyim, onunla evlenebilir miyim?


- Evet, dedi bilge, kırk gün o mağarada gece gündüz Allah diyeceksin, kırk gün sonra padişahın kızı senindir.


İki dost hemen yola çıktılar, aşık çobanın yüzüne kan, dizlerine derman, yüreğine yeniden can gelmişti. Arkadaşına sarılıp, elinde tesbih, gönlünde aşk, yüzünde ümit çiçeklerinden örülme bir tebessüm, mağaranın yolunu tuttu. Gelir gelmez hiç vakit kaybetmeden diz çöktü, dualar etti, gözlerini kapattı, kalbini padişahın kızına bağladı, eline tesbihi aldı ve dudakları kıpırdamaya başladı: Allah, Allah, Allah...


Günler günleri padişahın kızının hayaliyle tespih taneleri gibi kovalayadursun, mağaranın yakınındaki köyleri bir söylenti çoktan sarmıştı. Herkes birbirine karşı dağdaki mağarada gece gündüz Allah diyen gençten bahsediyordu. Cami çıkışında ihtiyarlar, çeşme başında kadınlar, tarlada işçiler, top oynarken çocuklar, herkes onu konuşuyordu:


- Şu karşı mağarada bir genç varmış, kendini Allah'a adamış, gece gündüz durmadan Allah diyormuş, Allah Allah..."


Aşık dostunun ne halde olduğunu merak eden genç çoban, mağaraya geldiğinde üç hafta geride kalmıştı bile. Bizimkinin gözleri kapalıydı, dudaklarının da kıpırdamadığını görünce, uyuyakaldı herhalde diye düşündü. Tespih tanelerinin parmaklarının arasında dolaşmaya devam ettiğini görünce de, bu nasıl uyku diye sordu kendine. Bu sırada gözlerini açan genç adam, karşısında arkadaşını görünce, günlerdir yalnızlığıyla paylaştıklarını birbiri ardına anlatmaya başladı: Kırk günün yarıdan fazlası geçmişti, o durmadan Allah diyordu, ama ne padişahın kızı vardı, ne bir haber, ne bir ümit kırıntısı... Acaba, diyecek oluyor, yutkunuyor, hayır diyor, tespihine bakıyor, bir kalp gibi atan sağ el işaret parmağını sabitlemeye çalışıyor, avuçlarını sıkıyor, gözleri doluyordu. Vedalaştılar. Ay ışığında dostunun gözlerine yayılan başkalık dikkatini çekmişti genç çobanın.


Aşık çoban yeniden eline tesbihini aldı, gözlerini kapattı, boynunu neye bağlayacağını bilemediği kalbine doğru büktü, dudakları kıpırdamıyordu artık, sustu gece, mağaranın duvarları sustu, tükendi her şey, hiç tükendi, an bitti, sadece bir söz kaldı: Allah...
Kırk günün dolmasına üç-beş gün kala, mağaradaki dervişin namı bütün ülkeyi sarmış, nihayet sarayın koridorlarında konuşulur olmuştu. Meselenin aslını merak eden padişaha, bu insanların bir yerde sürekli kalmadıklarından, bulundukları mekâna bereket getirdiklerinden, ne yapıp edip bu dervişi ülkelerinde yaşamaya ikna etmeleri gerektiğinden uzun uzun bahsetti başveziri. Ne yapması gerektiğini artık bilen padişah, nasıl yapması gerektiğini bilemediği bütün zamanlarda yaptığı gibi, dağ kulübesinin yolunu tuttu. Hürmetle diz çöktü bilge ihtiyarın önünde. Derdini anlattı, derman diledi. Sarayının yanına bir saray yaptırmaktan, o dervişi veziri yapmaya, sancak-tuğ vermeye kadar saydığı her şey, bilgenin:


- Hünkârım, gönül erleri mala-mülke, makama-mansıba itibar etmezler, demesiyle son buldu.


Kaderdi bu, padişahlarla köleleri aynı eteğin önünde diz çöktürür, birinin derdini diğerine derman eyler, ikisini de aynı tebessümle bahtiyar ederdi. Güldü ihtiyar:


- Neden kerimenizin nikâhını teklif etmiyorsunuz sultanım, dedi. Şaşırma sırası padişaha gelmişti.


- Nasıl yani, diyebildi, bu şerefi bize lütfederler mi, kabul ederler mi?


Kırkıncı günün güneşi batmak üzereydi genç aşığın mağarasının üstünden...
Padişah ve ihtiyar bilge en önde, arkalarında vezirler, onların arkasında halktan meraklı bir kalabalık ve en arkada da olup bitenlere bir mana vermeye çalışan aşık çobanın arkadaşı, mağaraya doğru yürümeye başladılar. Bu arada bizim aşık kendinden öylesine geçmiş, tesbihiyle öylesine bir olmuştu ki, gelenler içeri girseler ve bir tesbihten başka bir şey bulamasalar şaşırmazlardı.


Padişah edepte kusur etmemeye çalışarak içeri girdi, ellerini birbirine bağladı, duyulması güç bir sesle;


- Efendim, dedi, sizi ziyarete geldik.


Yavaşça başını çevirdi aşık, sonra bütün vücuduyla döndü, gözlerinde en ufak bir şaşkınlık emaresi yoktu, sapsarı bir heykel gibiydi. Herkes heyecan içinde. Vezirler, halk, genç çoban, mağara, tespih, sessizlik, duvar...
Hatta güneş bile batmaktan vazgeçmiş, kafasını mağaranın içine doğru uzatarak olan biteni görme telaşındaydı.


Padişah meramını anlattı, türlü tekliflerde bulundu. Ne saray, ne vezirlik, ne tuğ ne de sancak, hiç birinde gözü yoktu dervişin.


- Efendim, diyebildi en son, sessizce, benim bir kızım var efendim, zat-ı âlinize layık değil belki, ama lütfeder nikâhınıza alırsanız bizi bahtiyar edersiniz...


Kırk günlük çile nihayet bitmiş, olmaz denilen olmuştu. İşte aşık maşukuna kavuşacak, murad hasıl olacaktı. Bizimkinin arkadaşı sevinçten ağlıyordu. Soru ve cevap sanki bu soru sorulsun, cevabı verilsin diye yaratılmıştı. Sessizlik ilk defa bağırmak, haykırmak istiyordu ve bütün gözler genç adamdaydı.


Usulca doğruldu oturduğu yerden, etrafını şöyle bir süzdükten sonra, gözlerini padişahın gözlerine dikti, sarhoş gibiydi. Kendinden emin bir ifadeyle:


- Hayır, dedi, kızınızı istemiyorum.


Birden ortalığı bir sessizlik kaplayıverdi. Padişah mahzundu, halk hayret içindeydi, vezirler şaşkınlıkla birbirine bakıyor, bilge tebessüm ediyordu. Aşık çobanın genç arkadaşı yaşlı gözlerini silip, birden ileri atılarak bozdu sessizliği. Dostunun yanına geldi, kulağına eğilip:


- Sen ne yapıyorsun, dedi, kırk gündür bu çileyi ne diye çektin sen, neyi reddettiğinin farkında mısın?


Güldü aşık çoban gözleriyle ihtiyar bilgeyi arayarak:


- A dostum, dedi, ben kırk gün padişahın kızı için Allah dedim, Allah padişahla vezirlerini ayağıma getirdi. Ya bir de Allah için Allah deseydim . . .

BİZİMKİSİ KIRIK BİR AŞK HİKAYESİYDİ.....

                                                                                            
                                              


  ....kırık bir aşk.............hikayesi bu...
..umutsuzluklarla..........ve hüzünle dolu...
güneşinden yoksun; umut, bulutlar ardında
gökyüzü kapkaranlık ve biz burada ışıksızız
yollar aşılamaz türden, ufuklar bizden uzak
.bugünler mutsuz ve yarınlar çok umutsuz
...amaçlar belirsiz ve araçlar çok yetersiz
.....görüşebilmek zor, görüşmemek zor.
.........sevebilmek ve de sevilebilmek,
............ne kadar mümkün sence?
...............ne kadar olası bu düş?
..................birleşebilir miyiz?
.......................sen-ve-ben
.........................bir gün! -
...........................?

CANIM SEVGİLİM

Gözlerini ilk gördüğüm, yüreğine ilk sahip olduğum an verdim yüreğimi sana.
Hiç kimseyi sevmediğim halde sevdim seni...Hiç kimseye vermediğim halde kalbimi verdim sana Kilidi de sende anahtarı da İster sonsuza dek kilitle, yüreğim yüreğinden ayrılmasın. İster kilidi de anahtarı da kır at, yüreğine yanaşmasın.
Bu aşkın kalemide silgiside senin elinde İstediğin gibi yaz, ,istediğin gibi sil.
Beni sana, seni bana yazmak senin elinde Yazılanı bekler, kaderime düşeni yaşamak kalır bana Şimdi sen karar ver Ya "her şeyimsin" de yada "hiç bir şeyim!"